imar faaliyetlerine sahne olmuştur.
Firdevs Bey zamanında Mimar Sinan eserleri arasında sayılan cami ve
bedesten yaptırılmıştır. Firdevs Bey Camii veya Mimar Sinan Camii olarak
anılan cami ile bedesten arası, cami vakfı arasta olarak hizmet
vermiştir. Yine bu resmi devlet kaynaklarından anlaşıldığına göre
Hamidili Sancağı’nın XVI. yüzyılın sonlarından itibaren asayişi
bozulmaya başlamış ve Suhte İsyanları ile uzun süre uğraşmak zorunda
kalınmıştır. Bu konuda gerek sancaktan merkeze, gerekse divandan sancağa
yazılan yazılar, olayları aydınlatmakta ve alınan önlemler hakkında
bilgi vermektedirler. Toprak yönetiminin bozulması Osmanlı Devleti’nin
ekonomik yaşamını felce uğratmış ve bundan Anadolu halkı büyük zarar
görmüştür. Bu durum aynı zamanda ordu düzenini de bozmuştur. Bu bozukluk
Isparta’da açık olarak görülmektedir. 1571 tarihli emirden anlaşıldığı
gibi, hizmete çağrılan piyadelerin hiçbiri görevi başına gelmemiş, bir
kısmı kaybolmuş, bir kısmı firar etmiş ve sancağın yayaları 200 kişiye
kadar düşmüştür.
Devlet bu asayiş sorununu çözmek için çeşitli kararlar almak zorunda
kalmış ve asayişi bozanların küreğe konulması emredilmiş, fakat bu tür
hareketler devletin bozulmakta olan durumuna paralel bir gelişme
göstermiştir.
Gerçekten bu yüzyılın sonlarında ve
XVII. yüzyılın başlarında görülen "Celali İsyanları" ve bu ayaklanmaları
izleyen "Büyük Kaçgunluk Devri"nde Isparta büyük zarar görmüş ve
Isparta-Akşehir çemberi bu ayaklanmaların sonunda, ekonomik yönden
gerilemeye başlamıştır. Bu ayaklanmaların önüne geçmek amacıyla
görevlendirilen Kuyucu Murad Paşa’nın asayişi düzene koyma ve Celali
ayaklanmalarını bastırma hareketi, kısa bir süre sonra Isparta’nın
tekrar eski haline kavuşmasına yol açmıştır. Şehirde daha önce meydana
gelen ayaklanmaların yanında sık sık görülen deprem ve su baskınları
gibi afetler çeşitli zararlara yol açmıştır. 1706 yılında Isparta’yı
ziyaret eden Fransız Paul Lucas, kenti yün, deri ve afyon ticareti ile
zengin bir kent olarak nitelerken deprem ve su baskınlarından çok zarar
gördüğünü de belirtmektedir. 1780 yılında Gölcük Krater Gölü’nün taşması
ile meydana gelen büyük sel Tekke ve Yaylazade Mahallelerini tümüyle
tahrip etmiştir.
Isparta 18. yüzyılın sonlarına doğru, Hamid Paşa’nın çabalarıyla
yeni ve önemli tesislere kavuşmuştur. Isparta sancağı 19. yüzyıl boyunca
oldukça sakin ve istikrarlı bir çizgide görülmektedir. Yüzyılın ilk
yarısında, Mektubi Hulefasından Sait Efendi’nin 1831 yılında yaptığı
nüfus sayımında Isparta’nın merkez kazada toplam erkek nüfusunun 6.310
olduğu görülmektedir.
Isparta, 1846 yılındaki düzenleme ile
kurulan Konya Vilayeti’ne bağlı Hamid Sancağı’nın merkezidir. O zamanki
adı Hamidabad idi. Bu statüsü 1854 yılındaki düzenlemede de devam
etmiştir. Isparta’da İdadi Mektebi, ilk kez Rüştiye olarak 1860 yılında
şimdiki ordu evinin bulunduğu yerde ahşap ve üstü kiremit olarak
yapılmıştır. 1867 Vilayet Nizamnamesine göre Konya Vilayetinde kalan
Isparta Sancağı’nın toplam 6 kazası vardır. Bu kazalar, Isparta Merkez
Kaza, Uluborlu, Havza-ı Karaağaç, Gölhisar-Kemire-Tefenni (birlikte bir
kaza), Barla-Pavlu-Ağros-Eğirdir (birlikte bir kaza) dir. O dönemde
Hoyran ile Yalvaç birlikte bir kaza olarak Konya Vilayeti’nin merkez
sancağına bağlıydılar.
1877’deki idari yapılanmada Burdur’un ayrı bir sancak olarak
ayrıldığı, Hamit Sancağı’nın Hamit Merkez Kaza, Eğirdir, Uluborlu,
Karaağaç ve Yalvaç olmak üzere toplam 5 kazadan oluştuğu görülmektedir.
1877’deki idari yapılanmanın 1892 ve 1903 devlet salnamelerinde de aynı
olduğu görülmektedir. 1869 Konya Vilayet Salnamesinde Isparta Merkez
Kazasında Saçıkaralı Aşireti ile birlikte 11.560 nüfus ve 41 mahalle
bulunduğu kayıtlıdır. 1877 Konya Vilayet Salnamesi’ne göre, Isparta
Merkez kaza ve bağlı 12 köyde toplam
12 Haziran 2013 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız
Mutluluk Duyarız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder