Roma egemenliği MS 395’e kadar
sürmüştür. 395 yılında Bizans egemenliği başlamış, Selçukluların Batı
Anadolu’da denetimi kesin olarak ellerine aldıkları 1204 yılına kadar
devam etmiştir. Roma yönetiminde Isparta’nın önemli yerleşme merkezleri
Bayat (Selvecia Sidera), Uluborlu (Apollonia), Yalvaç (Antiokheia),
Sütçüler (Sağrak-Adada), Şarkikaraağaç (Neopolis) ve Gelendost
(Debenae)’dur. Roma İmparatorluğunun MÖ 395 yılında ikiyle ayrılmasından
sonra, Bizans İmparatorluğuna bağlanan Isparta, VII. ve IX.yy.’da
yapılan idari taksimata göre bir eyalet halini alarak bir din merkezi
niteliği taşımıştır.
Isparta ve çevresi, Ortaçağda İslam Devletleriyle Bizanslılar
arasındaki savaşlarda faal bir rol oynamıştır. 774 yılında Abbasiler
döneminde güçlü bir Arap ordusu Isparta’yı almayı başardıysa da bir süre
sonra Bizans birlikleri şehri geri almıştır. İslam devletlerinin
Anadolu’ya akınları 10. yy.’a kadar sürmüştür. 8. yüzyıl başlarında kısa
bir süre Abbasi yönetimine giren kentin adı, Arap kaynaklarında Sabart
olarak geçmektedir.
Selçuklu tarihçisi, İbn Bibi, Isparta
kalesinin ve vilayetinin Anadolu Selçuklu Sultanı III. Kılıç Arslan
zamanında, 1204 yılında Selçuklular tarafından fethedildiğini
yazmaktadır. Isparta merkezinde Selçuklulardan günümüze intikal etmiş,
en eski Selçuklu eseri olan Ulu Cami 1299 tarihini taşımaktadır. İbn
Bibi, burayı havası ve suyu ile meşhur bir vilayet olarak anlatmaktadır.
Isparta yöresi 1300 yılında Hamitoğulları’nın egemenliği altına
girmiştir. Hamitoğulları Beyliği döneminde Isparta’ya gelmiş olan ünlü
Seyyah İbn Batuta, şehri bakımlı, zengin çarşıları olan, sayısız ırmak,
bağ ve bostanları bulunan bir nezih belde olarak tanımlamaktadır.
Hisarının yüksek bir dağ üzerinde olduğunu belirtmektedir. Hamitoğullan
dönemi içinde kısa bir süre İlhanlı egemenliğine giren Isparta, tekrar
Hamitoğulları egemenliğine girmiştir. Hamitoğlu Kemaleddin Hüseyin Bey,
1374 yılında yaptığı bir antlaşmayla, Isparta’yı Eğirdir, Karaağaç,
Beyşehir, Seydişehir ve Yalvaç ile birlikte 80 bin altın karşılığında
Osmanlı devletine vermiştir. 1390 yılında Kemaleddin Hüseyin Bey’in
ölümüyle Isparta ve çevresi Osmanlı topraklarına kesin olarak
katılmıştır. Osmanlı topraklarına katılan Isparta merkezi yönetime,
merkezi Kütahya olan Anadolu Eyaletinin bir sancağı olarak katılmıştır.
Bu yeni sancağın yönetimi Kutlu Bey’e verilmiştir. Kutlu Bey 1417
yılında Ulu Camiyi onartmış ve bu cami günümüze kadar ayakta
kalabilmiştir. Zaman zaman Osmanlılarla Karamanoğulları arasında el
değiştiren Hamitili, II. Murad döneminde kesin olarak
Osmanlılara katılmıştır. Sancak
beyliğine de Şarapdar İlyas Bey atanmıştır. Hamitili’nin kesin olarak
Osmanlı mülkü olmasından sonra Isparta, sancağın merkezi olmuş ve bu
idari statüsü Eğirdir ile birlikte yürütülmüştür.
Isparta’nın Hamitili Sancağı’nın merkezi olarak önem kazanması
Kanuni Sultan Süleyman devrinden itibaren başlamıştır. Bu dönemde
tutulan kayıtlar, Isparta’nın sosyal ve ekonomik durumunu
açıklamaktadır. 1522 yılındaki kayıtlarda, Isparta’nın, Çeribaşı,
Debbağlar, İskender, Cami, İğneci, Farsaklar, Gebran (Hristiyan
Mahallesi), Mescid-i Suyuğa Bey, Mescid-i Faslullah, Mescid-i Stile,
Mescid-i Karaağaç, Mescid-i Hocaoğlu, Dere, Yenice ve Doğancı adları ile
anılan 17 mahalleye sahip olduğu görülmektedir. Dokumacılık, bağcılık,
boyacılık son derece gelişmiş bulunuyordu. İdari, askeri görevlilerin
tımarları yanında, kentte Padişah Haşları da vardı. 1568 yılındaki
tahrirde ise Hocaoğlu Mahallesi tahminen bir başka mahalleye dahil
olmuş, yeni kurulan İlisucu, Hacı Elfî, Evren, Yayla, Leblebici
(Keçeci), Mescid-i Hacı İvaz ve Mescid-i Tevesoğlu mahalleleri ile
birlikte mahalle sayısı 23’e çıkmıştır. Ayrıca Hristiyan Mahallesinin
Zimmiyan adıyla bilindiği da görülmektedir.
Isparta, çalışkan sancak beyleri dönemlerinde önemli
12 Haziran 2013 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız
Mutluluk Duyarız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder